Bu cümleler tanıdık mı? Benim terapi odasında genelde duyduklarım bu ve benzeri şeyler. Genelde uyumlu ve kabul edilen biri olmaya çalıştığın için hayır kelimesinin yanından bile geçmiyorsun. Az önce saydığım şeylerden dolayı uyum göstermeli ve yıkan değil yapan taraf olmalısın. Aslında bu çocukluktan itibaren sana öğretilmiş bir durum olabilir biliyor musun? Hatta sana bir sır daha vereyim kültürel olarak da feci halde evet demeye programlıyız. Hayır diyememek ciddi bir sınır koyma sorunu ve sen bunu ancak çocukluğunda öğrenirsin.
Bağımsız olma özerklik döneminde, erken yaşlarda ve anne baba yanında olur. Anne babanın tutumları bu dönemde çok ama çok önemli! Anne babanın kendine alan açmana izin vermesi gerekir. Vermezlerse anne babanın onayı ve sevgisini kaybetmekten korktuğundan denemez, tam uyumlu bir çocuk olursun. Sadece istendik şekilde davrandığında onaylanıp farklı ve kendine özgü davrandığında cezalandırıldıysan hayır demek, kabul etmemek ya da reddetmek senin için cezalandırılacağın, sevilmeyeceğin, reddedileceğin, dışlanacağın, tepki alacağın bir durum olarak kodlanır kafanda.
Hayır diyememek ciddi bir sınır koyma sorunu ve sen bunu ancak çocukluğunda öğrenirsin. Hayır demenin, farklı düşünmenin kötü olduğunu öğrendin ya bir kere… Her durumda çocukken hayır demenin, farklı düşünmenin kötü olduğunu öğrendin ya bir kere. Bundan sonra karşına kim çıkarsa çıksın onları da mutlu etmek ve onlar tarafından dışlanıp uyumsuz görünmemek için her dediklerini kabul eder, işlerini yapar, gitmek istemediğin yerlere gidersin. İçinde biraz da olsa kendini diğerlerinden daha az becerikli, girişken, sosyal görme gibi bir durum varsa bir de bu eklenir üstüne. Aman bana kızmasınlar, beni kötü bilmesinler, bana kötü davranmasınlar, beni sevsinler dedikçe kendinden verirsin. Ah o sevme sevilme, onaylanma ihtiyacı yok mu?
Sanki seni sen olduğun için sevemezler gibi gelir, illa bir şey yapman gerekir çünkü küçükken kendin olduğunda bedelini ödemişsindir. Üstüne bir de toplumca aşılanan yardımseverlik, büyüklerine karşı gelmeme, bireyselliğin lanetlenmesi gibi şeyleri koy, sen hayır demeyesin de kim desin. Kültürümüzde hayır demek büyük günah!
Bugünü kendime ayırdım ya da yapmak istemiyorum, bu benim işim değil, kusura bakmayın ama istemiyorum gibi cümleler sizi bizim gibi toplumlarda hemen oyun dışı bırakır seni. Bu her yerde böyledir. Şirketler mesela, kurumsalız diye övünür ama profesyonelliğe geldiğinde aileyiz adı altında profesyonellik dışı işleri sana sunar ki hayır diyemeyesin. Yani demem o ki güzel insan hayır diyememek için çok güçlü nedenlere sahip olabilirsin. Buraya kadar kabul ama nasıl hissettiğin ve neler yaşadığını da bilmelisin. Etrafındakilere hep öfkelisin en başında senden yapmak istemediğin şeyleri devamlı yapmanı bekledikleri için. Hatta belki en yakındakiler bile senin sana ait bir hayata sahip olduğunu unuttu. Seni bir türlü anlamıyor boyuna ısrar kıyamet kendi istediklerini dayatıyorlar. Ufak tefek itiraza yeltenecek olsan bin kez özür dileyip bin bir açıklama yaparak hayır diyebiliyorsun.
Belki bir süre durup düşünüyorsun nasıl hayır diyeceğim diye tutarsız ya da kıvırmaya çalışan bir pozisyona bile düşüyorsun bazen. Hayır diyemedikçe karşındakilere kızıyor, asıl kızmam gereken kendim deyip kızgınlığını kendine çeviriyorsun belki. Hayat alanından, kişiliğinden, zamanından taviz verirken evet dediğin şeylerin kimisi devasa kötü sonuçlar açıyor başına. Belki gelme diyemeyip gece boyu ağırladığın misafir yüzünden bir günün uyuklayarak geçti işyerinde ne olacak canım diyorsun. Peki, ailesine hayır diyemediğinden istemediği işi, eşi seçenler, sırf yanında durduğu arkadaşı yüzünden suça ortak sayılanlar var bilir misin? ir de işgalciler sarmaya başladı mı dört bir yanını hepten çaresiz kalırsın.
Bir işi her durumda üstelenecek, her durumda bir şeyi mutlaka kabul edecek birisi varsa, o kişinin etrafında kötü niyetli, suiistimale yatkın istismarcılar belirir ve durumu bir güzel kötüye kullanmaya başlar. Bir de seni hayır demeye iten durum aslında bir bumerang. Seni kırmalarından, üzmeleri incitmelerinden korkarsın. Bir süre sonra evet demen de işe yaramaz hep daha fazlasını beklerler, bir gün eksik bıraktığın ya da yeterince yapamadığın belki de istemeden yapamadığın bir şeyden dolayı incitirler, üzerler, kırarlar çünkü almaya alışık olduklarından bu durum hoşlarına gitmez.
Cepteki insan, yedek kulübede bekleyen Kamil, ihtiyaç duyduğunuzda “çekinmeden kullanınız” yazılan tabela gibi hissedersin. İster istemez özgüvenin düşüp kendine saygın azalır. Kötü hissettiğinde kimse yoktur yanında çünkü karşıdakine istemeden dediğin her evet kendine hayır demektir.
O yüzden karşındakiler de yeri geldiğinde sana hayır der. Öyle değil mi ama sen kendine yer açmazsan hayatında başkası sana neden açsın? O yüzden seni umursamaz, sana saygılı davranmaz, seninle ilgilenmez, sen nasılsa seni geri plana atmayı onlara kendi elinle öğrettiğinden işleri düşmedikçe sana gelmezler. Ya saygılarını, sevgilerini kaybedersem dersin ama üzgünüm ilk bunu kaybedersin çünkü zaten her şeyi her istendiğinde yapan ve onun için hiç çaba gösterilmesine gerek kalmayan birisi istendiği an gözden çıkarılacak ilk kişidir. Nasıl olsa tekrar ihtiyaç duyarsan hayır demez. Ve saygı, özen gidiverir. Böylelikle kaybetmiş de olursun zaten. Kolayca verdikçe onlar için değeri olmaz, değeri azaldıkça sen daha çok verirsin, senin çırpınışını gördükçe onların seni daha aşağıda gördükleri bir durum oluşur. Bir dakika, beni sevsinler, ilgilensinler, dışlamasınlar, bana saygı göstersinler diye evet demiyor muydun her şeye? Bu işte bir terslik var…
Hayır diyemediğin her an başkasının hayatını yaşıyorsun! Terslik şu ki hayır diyemediğin her an başkasının hayatını yaşıyorsun. Geminin dümeninde başkası var, rotanı bile belirleyemiyorsun. Başkasının ajandasında tik atacağı işler için sen koşturuyorsun. Sana ait plan hedef, seçimler belki de hayaller yarım kalıyor. Birilerinin devamlı böldüğü parçalı bir harita ile ilerlemeye çalışıyorsun. Ama senin de gücünün bir sınırı var, iyi görüneyim derken iyi olmaktan vazgeçiyorsun. Tüm gücünü onlara harcarken kendine bir damlacık kaynak bırakmıyorsun. Buna son vereceğim ama nerden başlamalı mı diyorsun? Sana sihirli bir değnekle dokundum ve sen istemediğin şeylere evet demeyen bir insan haline geldin. İlk kime ve hangi konulara hayır demeye başlardın? Neye, kimlere, hangi konulara hayır derdin? Bir düşün. Birincisi içinden yükselen sesi bastırmamayı öğren.